Derin Yoksulluk Ağı, Mart ayında ilk koronavirüs vakasının görülmesi ve 10 Nisan itibariyle başlayan sokağa çıkma yasaklarının yoksullar üzerindeki etkisini ve acil çözüm önerilerini raporlaştırdı. Evde kal çağrıları ve salgının yarattığı risklerin hanelere yansımasının farklılığına dikkati çekilen araştırma İstanbul’un Ataşehir, Beyoğlu, Çekmeköy, Fatih, Şişli, Ümraniye, Avcılar, Esenyurt, Üsküdar, Sancaktepe, Sultangazi ve Sultanbeyli ilçelerinden toplam 103 haneyle yüz yüze yapıldı. Temmuz ayında Heinrich Böll Stiftung’un finansal desteğiyle yapılan saha araştırmasında çiçek satarak, kağıt toplayarak, seyyar satıcılık yaparak, tekstilde ya da başka şekillerde kayıt dışı çalışan, günlük geçinen, düzenli bir geliri olmayan ya da asgari ücretle çalışanların yaşamları mercek altına alındı. Araştırmada, var olan ekonomik krizin yanı sıra pandeminin getirdiği yeni koşulların geçinmekte güçlük çeken bireyleri açlık ve yoklukla baş başa bıraktığı vurgulandı.  

GİDER ÇOK, GELİR YOK 

Görüşme yapılan 103 haneden 38’inde evde 1-4 arası kişinin, 56’sında 5-8 arası kişinin, 9 hanede ise evde 8 ve üstü kişinin yaşadığı belirtildi. Görüşmecilerin yüzde 64’ü kira, yüzde 99’u gıda, 49’u bebek, 93’ü fatura, yüzde 27’si kredi borcu/borçları gibi düzenli gideri olduğunu ifade ediyor. Sabit giderlerine rağmen hanede düzenli işe sahip olanların sayısı ise yüzde 18’de kalırken, yüzde 64’ü günlük işlerde çalışıyor, geri kalan yüzde 18’i ise herhangi bir işte çalışmıyor. 

‘ÇÖPTEN GEÇİNİYORUZ’

Yüzde 42’sinin kağıt/hurda ve naylon toplayıcılığı, yüzde 15’inin tekstil işçiliği, yüzde 8’inin temizlik işçiliği, yüzde 7’sinin seyyar satıcılık, yüzde 7’sinin çiçekçilik, yüzde 3’ünün müzisyenlik yaptığı, yüzde 16’sının ise diğer alanlarda çalıştığını ifade eden katılımcılar, ortalama aylık gelirlerini 700-800 TL civarında olduğunu dile getiriyor. Buna rağmen yüzde 82’sinin kira, faturalar, gıda gibi en az üç sabit gideri bulunuyor. Görüşmecilerden Ruhşen, “Günlük iş bulunca onu yapıyor, inşaat işi olur, hamallık olur. O parayla faturaları denkleştirip ödüyoruz.” diye belirtirken, Nurdan adındaki görüşmeci de “Ben çocuklar uyuyunca boncuk işi yapıyorum, satabilirsem onları satıyorum. Üç beş biriktiriyorsak onlarla geçiniyoruz” diye belirtiyor. Nur ise yaşamlarını “Ben çocuklara bakıyorum şimdi. Hiçbir gelirimiz yok, çöpten geçiniyoruz” sözleriyle özetliyor. 

‘MESLEĞİMİZ ELİMİZDEN GİTTİ’

Belediyelerin geri dönüşüm merkezleri kurması, ikinci el kağıt ve hurda fiyatlarının düşmesinden kaynaklı yaptıkları işin geleceğinden kaygı duyan görüşmeciler, günlük gelirle geçinmenin zorluklarına vurgu yapıyor. Nursu isimli katılımcı, “Doğru düzgün çöplerden bir şey çıkmıyor artık. Belediye topluyor zaten. Ee sana ne kalıyor? Bu sefer de geçimimizi sağlayamıyoruz. Çöpte hayat bitti artık. Eskiden çöpten giyim eşyası çıkıyordu, onları alıp giyiyoruz.” derken, Yaznur, “Bizim mesleğimiz elimizden gitti. geri dönüşümler var artık bu işi de elimizden alacaklar.” diyor. 

ÇOCUKLAR ÇALIŞMAK ZORUNDA BIRAKILIYOR 

Görüşme yapılan hanelerden yüzde 6’sında hanede sadece çocuklar, yüzde 7’sinde ise yetişkinler ile birlikte çocuklar çalışıyor. Yüzde 8’inde sadece anne, yüzde 44’ünde sadece baba, yüzde 5’inde hanedeki diğer yetişkin, yüzde 7’sinde ise hiç kimse çalışmıyor. Görüşülen ailelerin yüzde 13’ünde çocukların çalıştığı ifade ediliyor. Yüzde 66,9’u günlük işlerde çalışıp pandemi döneminde çalışamadığını belirtirken, yüzde 16,1’i işten çıkarıldığını, yüzde 10,1’i ücretsiz izne çıkarıldığını, yüzde 5,9’u bir değişiklik olmadığını söylüyor. 

‘BU MİLLET NE YİYECEK NE İÇECEK’  

Günlük besin ihtiyaçlarını o günlük kazançla alabildiklerini vurgulayan aileler, çalışamadıklarında açlığın kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Çandar, “Biz gündelikçiyiz, dışarı çıkamayınca aç kalıyoruz.” diye belirtirken, Mehmet ise sokağa çıkamama halini şöyle ifade ediyor: “Yapıyorsun günlük kazancını dönüyorsun evine o günün ekmeğini yemeye. Sonra yarın yine aynı. E noldu pandemi çıktı sokakta hiçbir şey satamaz olduk. Zaten kıt kanaat geçiniyorduk, diyelim iki gün çiçeğe çıkamadım aç kaldığımız oluyordu ama kendimizi toparlıyoduk, çünkü biliyorduk yarın öbürsü gün çıkıcaz. Ama şimdi noldu? Sokakta hiçbirşey sattırmaz oldular. Bir de üstüne sokağa çıkmayı yasak ettiler. Bu millet ne yiyecek de ne içecek?” 

YÜZDE 64’Ü KİRADA KALIYOR 

Görüşülen ailelerden yüzde 64’ü kirada, yüzde 26’sı ev sahibi ya da oturduğu evde kira ödemiyor, yüzde 10’u ise baraka/konteyner ya da çadırda yaşıyor. Bu kişilerin yüzde 38’i pandemi döneminde evlerini kaybetme riski yaşadığını belirtiyor.  Sevim isimli katılımcı, “Kaybettik zaten, evden atıldık. Ev eşimin dedesinin eviydi kira vermiyorduk. Bu pandemi zamanı attı bizi evden, dedi para lazım, kiraya vericem. Dedem bizi evden atana kadar her şey normaldi. Tamam zorlanıyordu, ediyordu ama yaşıyorduk.” diyor. Didem ise, şunları söylüyor: “Elektriğim, suyum, kiram birikince ev sahibi beni çıkardı. Ben de buraya (Şişli) geldim.” 

ÖĞÜN ATLATARAK YAŞAMI SÜRDÜRÜYORLAR 

Temiz suya erişim sorunu yaşayan ailelerin yüzde 56’sı ısınmak için soba kullandığını ifade ediyor. Birçok hanede evi ısıtılması için odun, kömür veya soba bulmakta zorlandığı belirtilen raporda, yüzde 84’ü yeterli miktarda besine ulaşmadığını beyan ediyor. En çok makarna, pilav, baklagil, kahvaltılık ve ekmek tüketen aileler, pandemi döneminde gıdaya erişimin açlık düzeyinde olduğuna dikkati çekiyor. Görüşme yapılan kişilerin yüzde 38’i her gün öğün atlamak zorunda kaldığını, yüzde 32’si haftada birkaç gün öğün atladığını, yüzde 8’i ayda birkaç gün öğün atladığını, yüzde 20’si ise hiç öğün atlamak zorunda kalmadığını aktarıyor. Sokağa çıkma yasaklarında yaşadığı zorluğu anlatan Özden, “Oturdum, ekmek aradım bulamadım kapalıydı. Bir abla gördü o ekmek verdi.” diye belirtiyor. Ailelerin birçoğu bu süreçte mahalledeki esnafa borçlandığını anlatıyor. 

SOSYAL GÜVENCE YOK, İLACA ERİŞİLMİYOR 

Hanelerdeki yetişkinlerin yüzde 20’si genel sağlık sigortasından yararlanıyorken, yüzde 46’sı yeşil karttan yararlanıyor. Yüzde 32’si ise herhangi bir sağlık güvencesine erişemiyor. Düzenli ilaç kullanan 92 kişiden yüzde 41’i sağlık güvencesi olmadığı için, yüzde 34’ü ise sağlık güvencesi karşılamadığı için ilaçlarını düzenli bir şekilde alamadığını belirtmekte. 103 haneden 61 kişi psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Araştırmada hanelerin yüzde 65’i maske ve kolonyaya rahatlıkla erişemediği kaydedildi.  Hanelerin 73’ünde okula giden toplamda 141 çocuk bulunuyor ve bu çocukların eğitimden kopma risklerine işaret ediliyor. Çocukların yüzde 57’si uzaktan etiğimi bilgisayar, internet, tablet gibi çeşitli sebeplerden kaynaklı takip edemiyor. 

‘FATİH BELEDİYESİNDEN BİR KUTU KONSERVE GELDİ’ 

Ailelerin yüzde 49,5’i düzenli destek aldığını, desteğin yüzde 40’ı İBB’den, yüzde 36’sı bireysel kişilerden, yüzde 28’i kaymakamlıktan, yüzde 26’sı diğer devlet kurumlarından, yüzde 20’si ise yaşadıkları ilçe belediyesinden olduğu belirtiliyor. Aldıkları desteğin miktar ve büyüklüğüne ilişkin Aydan, “Fatih Belediyesi’ne başvurdum sade 1 konserve kutu et geldi.” derken, Dildar, “Beyoğlu Belediyesi’nden 6 ayda bir 180 TL gıda kartı aldık.” diye belirtiyor. Serhat ise, “İBB bana yatırıyorl 100 lira, 3 çocuğum var bir tane peynir alamıyorum onunla.” diyerek gelen desteğe vurgu yaptı. 

Eksikliklere dair tespitlerin yapıldığı raporda ayrıca yerel yönetimler ve devlet organlarına yönelik, istihdam, yaşam alanı ve güvenlik, beslenme ve temel bakım, sağlık, eğitim, sosyal hayat, sosyal destekler gibi konularda detaylı önerilerde bulunuluyor. 

Mezopotamya Ajansı / Sedat Yılmaz