Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, dün gece Cumhurbaşkanlığı kararı ile görevden alınarak yerine eski Maliye Bakanı ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal getirildi. Uysal, 6 Temmuz 2019’da Murat Çetinkaya’nın görevden alınması üzerine Cumhurbaşkanlığı tarafından başkan yardımcısıyken başkanlığa getirilmişti. 

Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı'na değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Mustafa Altıntaş, bu durumunun Türkiye ekonomisiyle, finansal kuruluşlarıyla oynamak anlamına geldiğini söyledi. 

IMB ERDOĞAN’IN DAİRESİ HALİNE GELDİ

Finans kapitalist dönemde merkez bankalarının bağımsızlığının öne çıktığını ifade eden Altıntaş, “Merkez bankalarını yürütme organı olan hükümetlerin baskısını hissetmemeleri gerekiyor. Örneğin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişki kuracaksanız, Dünya Bankası’ndan kredi alacaksanız, vereceğiniz niyet mektuplarında başbakan, ekonomik işlerden sorumlu başbakan yardımcısı ve de Merkez Bankası Başkanı imza sahibidir. Özellikle 1990’ların sonuna doğru IMF ve Dünya Bankası’na Avrupa Merkez Bankası da eklendi. Bu kaynakların daha rasyonel, daha denetimli kullanılabilmesi için bir kısım kuruluşların hükümetten bağımsızlık göstermelerini istediler. Türkiye’de tüm kurumlar esasında bu gün bu özelliklerini yitirdiler. Anayasa Mahkemesi, üniversiteler anayasal kuruluşlardır ama bunlar giderek idarenin ayrılmaz bir dairesi haline geldiler. Yani Türkiye’de Merkez Bankası bu gün Erdoğan’a yani doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlı daire haline geldi. Bağımsızlıklarını yitirdi” dedi. 

EKONOMİYE GÜVEN ZATEN YOKTU

Başkanların görevden alınmasının güven bunalımına neden olacağına işaret eden Altıntaş, “Türk ekonomisine ilişkin güven zaten yoktu. Şimdi daha da kötü hale gelir. Merkez Bankası başkanı görevden alınmak istendiğinde de böyle alınmaz. Onu kovamazsın. Merkez Bankası başkanları istifa da etmezler. İstifa etmek esasında uygulanan politikaya karşı çıkmak demektir. Eğer Merkez Bankası başkanını uzaklaştırmak istiyorsan örneğin onun için yapacağın şey bir sağlık raporuna dayandırırsın, sağlık raporu nedeni ile gelir sana arz eder güya, halbuki niyet kovmaktır. Bunu bile akıl edemiyorlar.  Demek ki bunlar Merkez Bankası’nın ne anlama geldiğini bilmiyor. Ya da biliyor ama önemsemiyor” diye konuştu. 

YABANCI SERMAYA ÇEKİLECEK

Altıntaş, bu durumun Türkiye ekonomisiyle, finansal kuruluşlarıyla oynamak anlamı taşıdığını belirterek, “Herkes şimdi güven duymayacaktır. Yabancı sermaye giderek daha fazla, bankacılık sistemindeki mevduatlarını çekecektir. Ya da İstanbul Borsasındaki ellerindeki kağıtları satıp Türkiye’yi terk etmek isteyeceklerdir. Pazartesi bunun etkisini göreceğiz” diye ifade etti. 

ERDOĞAN’IN EMRİNE UYMAZSAN…

Uysal’ın görevden alınmasının nedenlerini ise Altıntaş, şu sözler ile açıkladı: “Cumhurbaşkanı herkesi kendisinin emir eri zannediyor. O nedenle de emrine uymadığını varsaydığında böyle görevden alıyor. Ama önceki Merkez Başkanı’nı kovdular, bu da ‘emriniz olur efendim, ben daha iyi yaparım’ dedi herhalde, onun yerine getirdiler. Ancak beklentilerini bulamadılar. Bir kurumun başına geldiğiniz zaman yasalar sizi bağlar. Verdiğiniz söz ya da yasanın Merkez Bankası gibi bir kurumun konumu gereği uygulanması mümkün olmayan bir şeyse itiraz edersiniz. Önceki başkanı kovarken ‘faizleri düşüreceksin dedik ama emrimize uymadın’ dediler. Şimdi de aynı şey. Bundan önceki Merkez Bankası başkanı kovulurken ki dolar kuruna bakın, bir de şimdi bakın. Farkı görürsünüz. Bir de Pazartesi günkü kura bakın. Sonuçlarını daha somut olarak göreceğiz.” 

DEMENİ BOZULMUŞ GEMİ

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın, TL'nin yabancı para birimleri karşısında yaşadığı büyük değer kaybı için “Biz dolarla uğraşmıyoruz. İstesek düşürürüz. Faizi yükseltirseniz, döviz düşer. Ama bizim derdimiz bu değil”  açıklamasına ilişkin ise Altıntaş, “Bu kadar dış açığın varken ciddi değil. Dikkat edersen Maliye Bakanı ithalatı kısabilmek için ülke içindeki, Cumhurbaşkanı ise spotçuları cezalandırmak için ‘ithalata serbestlik veriyoruz’ diyor. İthalatı ucuzlatmak için gümrük vergilerini düşürüyorlar.  İlk önce karar vermeleri gerekir ithalatı daraltmak mı istiyorlar ihracatı arttırmak mı istiyorlar? Damat ile kayınpeder arasında bile görüş farklılıkları var. İthalat vergilerinin düşürülmesine dönük olan politikaların gerekçesi yurtiçindeki spotçuları stok yapmaktan vazgeçirmektir. Yani ucuz ithalatla ülkeye dahil etmektir. Doların yükselmesine Maliye Bakanı ‘ithalatı kısıtlamak istiyoruz’ diyor. İlk önce kendi aralarında karar vermeleri gerekir. O bakımından Türkiye dümeni bozulmuş bir gemiye benziyor. Hangi kayaya çarpacağımız belli değil” diye belirtti. 

SORUNUN ÇÖZÜMÜ SİYASAL

Sorunun çözümünün siyasal olduğunu dile getiren Altıntaş, son olarak şunları söyledi: “Çünkü bu kadar istikrarsız bir yönetimin dayanağı olmayan keyfi bir yönetimin hiç kimseyi bir yere götüreceği kanısında değilim. Bu son salgından ötürü Türkiye’de 122 tane tıp fakültesi var ama korona konusunda alınan önlemler konusunda tıp fakültesinden gelen bir açıklama yok. Dış güçlerin öğrenim konusu muhalif olarak söylüyorum sanki sağlık bakanının kendi sorunuymuş gibi. Ciddi bir kurumların olması yönetenlerin içine yarar. Örneğin bağımsız bir medya olsa en çok yönetimin işine yarar. Çünkü bunlar size bedelsiz danışmanlık yaparlar yanlıştan alıkoyarlar doğruya özendirirler.” 

MA / İdris Sayılğan