AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin yaptığı anlaşma sonucu Borsa İstanbul’un yüzde 10’luk payı Katar’a devredildi. Normal usulünden uzak gerçekleştirilen ve ne kadar bir ücretin ödendiği belirli olmayan anlaşmaya tepkiler de sürüyor.

Anlaşmanın usulüne ilişkin “bunda şaşılacak bir şey yok” diyen ekonomist Prof. Dr. Mustafa Altıntaş, Erdoğan’ın konuşmalarında sık sık kullandığı “şahsım” kelimesine dikkati çekerek, “Şaşılacak bir şey yok çünkü Türkiye Cumhuriyeti iki yıldan bu yana giderek ağırlığını artıran ‘şahsım devletine’ dönüşmüştür. Türkiye’de sıradan piyasa kuralları bile işletilmemektedir” dedi.

EKONOMİ SAVRULUYOR

Böylesi bir satışın “kaynak arayışının ne kadar yaşamsal boyuta ulaştığının” göstergesi olduğunu belirten Altıntaş, yasama, yargı ve yürütme erkinin ve hatta muhalefetin bile “tek adam Erdoğan” tarafından üstlenilmesi ve uygulama bulmasının Türkiye’yi hukuksal, ekonomik, siyasal, güvenlik, dış ilişkiler vb. pek çok alanda güvenilmez, kararsız bir konuma düşürdüğünü söyledi. 

Altıntaş, bu durumun faturasının ise işsizlik, enflasyon, kamu kaynaklarının satışı, insan hakları karnesi ve ülke barışımızın bozulması, insan gücü ve ekonomik kaynaklarımızın boşa harcanması olarak topluma ödetildiğini ifade etti.

‘TVF GÖREVİNİ YERİNE GETİRMİYOR'

Kuruluş amacını, varlığa dayalı kalkınma fonu olan Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) değer yaratımına odaklanması gerektiğini belirten Altıntaş, “TVF’nin,  portföyündeki şirketlerin büyüme hedeflerine katkı sağlaması, değer yarattığı şirketlerden lisans, kar ve kira geliri elde ederek kendini finanse edebilen bir yapı oluşturması, Türkiye’nin geleceğine yönelik projelerine sermaye desteği sağlamak ve gelecek kuşaklara ekonomisi güçlü bir ülke bırakma uğraşı içinde olması gerekiyor. Ama TFV bunun yerine, İkinci Özelleştirme İdaresi gibi portföyündeki hisseleri, özel dostluk oluşturulan doğalgaz-petrol zengini emirliklere, şeyhlere, onların ana-babalarına, eşlerine, çocuklarına aktarıyor. Bu kendi yasasına dahi aykırıdır” dedi. 

NEDEN SAKLANDI? 

Yüzde 10’luk satış sonrası Katar Yatırım Otoritesi’nin (KYO), İstanbul Borsası’nda söz ve karar sahibi olacağını belirten Altıntaş,  aktarılan payların gelecekte de sürmesinin, KYO’nun yönetimin ortağı kılacağını söyledi. Altıntaş, satış yöntemi ile satış fiyatının kamuoyunun saklanmasının da ayrı bir soru işareti olduğuna dikkat çekti.

UÇUŞA GEÇTİĞİ YOK

TVF’nin varlıklarını elden çıkarmasının kuruluş amacına aykırı olduğunun altını çizen Altıntaş, “Yine, ‘şahsım devletinin başkanı’ tarafından ‘uçuşa geçtiği’  ileri sürülen ekonomimizin de batık, kurtarılmaya muhtaç bir duruma düştüğü anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

MUHALEFETİN YAKLAŞIMI YANLIŞ

Muhalefetin de yaklaşımının da sadece satış yöntemi üzerinde olmasını eleştiren Altıntaş, kamu mülkiyetinden yerli-yabancı özel mülkiyete aktarılmasına yüksek sesle ve örgütlü, güçlü bir biçimde karşı çıkması gerektiğini dile getirdi.

Altıntaş, kimi kamu kuruluşlarının ve eğitim, sağlık, ulaşım gibi hizmetlerin yeniden kamuya kazandırılması gereğini Kovid-19 sürecinde ortaya çıktığını belirterek, “her şeyin özelleştirilmesine” dönük ideolojik saldırıya, kökten karşı çıkılması gerektiğini söyledi. 

Altıntaş, muhalefeti, “teknik karşı çıkış yerine, ideolojik saldırıya ideolojik karşıtlıkla güç vermeye” çağırdı.

 MA / Naci Kaya – İdris Sayılğan