Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Kovid-19) bir çok ülkede hem ekonomik hem de sosyal alanda krizlere neden oldu.Bu ülkelerden biri de Kuzey Kıbrıs. Yine bölgedeki hareketlilik, Doğu Akdeniz üzerinden ülkeler arası yaşanan gerginliğin Kuzey Kıbrıs'a yansımaları söz konusu.

Adada yaşayan Ekonomist Mertkan Hamit ve hukukçu Nurcan Gündüz Kuzey Kıbrıs'taki son durumu Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi. 

YARDIMLAR KESİLDİ

Pandemi ile Kıbrıs'ın kuzeyinde ve güneyinde yeşil hat olarak bilinen tampon bölgelerdeki geçişlere kısıtlamalar getirildiğini söyleyen Ekonomist Mertkan Hamit, Ada'nın güneyinden kuzeyine geçen insanların olmaması belli bölgelerin tüm ticari cazibesini yitirmesine neden olduğunu söyledi. Hamit, Ada'daki ekonomik durumu şöyle özetledi: "Kıbrıs'ın kuzeyi bugüne kadar 2 kere tam kapanma deneyimledi. Birçok küçük işyeri kapandı. Bu nedenle ana caddelerde birçok dükkanın üzerinde kiralık ilanları görüyoruz. Ekonomik olarak KKTC hükümeti de etkili bir yardım yapamadı. Ada ekonomisine büyük katkısı olan turizm ve yüksek öğretim sektörlerinin neredeyse tamamen durmasından dolayı da zorlanmalar yaşandı. Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs’a yaptığı maddi yardımlar ise 2018 yılından beri düzensiz ulaşıyor. Bu açıdan da aslında yapılan yardımlar, imzalanan protokoller daha çok sözde kalıyor. Reel bir maddi kaynak aktarımı yapılamadığı için kamu bütçesinde açıklar oluşuyor. Bu yardımlardaki tıkanıklık muhtemelen Türk ekonomisinin ağır buhrandan kaynaklanıyor."

'KRİZE ÇARE MÜMKÜN DEĞİL'

Mevcut ekonomi paradigmasının pandemiden sonra sürdürülemez hale geleceğini söyleyen Hamit,  "Türkiye'nin yardımlarına bağımlı olan Kuzey Kıbrıs ekonomisi bu süreçte dışarıdan müdahalelerle birlikte sadece bir ekonomik değil aynı zamanda siyasi bir kriz de yaşıyor. Taraflar yapıcı bir kriz çözümü mekanizması yerine, popülist bir ajanda üzerinden hareket etmekte ısrar ediyor. Görünen o ki bu şekilde hareket edilecekse kriz çok daha derinleşecek. Türkiye'den farklı olarak Kıbrıs'ın kuzeyinin uluslararası finans kaynaklarına, borç programlarına erişimi yasak. O yüzden krize çare yaratmak da mümkün olmuyor. Emekçilerin azalan alım gücü karşısında, yerli sermaye gruplarının da bir çözümü yok. Türkiye ile kurulmuş ilişki biçiminden ötürü, anlamlı bir çözüm tartışmak da mümkün değil.Kuzey Kıbrıs, tanınan bir ülke olmadığı için kendi başının çaresine bakması engellenmiştir. Bu açıdan da pandeminin de yıkıcı etkileri oldu. Gün geçtikçe de bu etkiler derinleşiyor."

ASYA'DAKİ EN BÜYÜK DARALMA

Tarımda, hafif sanayi üretiminde sorunların çok daha keskin bir biçimde açığa çıktığını söyleyen Hamit, şöyle devam etti: "En önemli sektör olan turizm sektörü ciddi yaralar aldı. Hala daha da toparlanması öngörülmüyor. Yüksek öğretim hizmetleri dijital ortama aktarıldığından, öğrenci hareketliliği olmamasından kaynaklı ekonomik faaliyetler çok azaldı. Zaten ihracat yapmamız da yine Kıbrıs sorunundan ötürü pek mümkün değil. Şu an yaptığımız ithalatın neredeyse yüzde 5’i kadar ihracat yapıyoruz. Bu son derece dramatik bir durum. Gayri Safi Milli Hasıla resmi rakamlara baktığımızda 2020 yılında yaklaşık yüzde 14 oranında daraldı. Bu Avrupa ve Orta Asya’daki en büyük ekonomik daralma. Muhtemelen 2021 yılında da daralma sürecek. 2022 yılında ise büyüme trendi gerçekleşse bile bunun yüzde 3-4 bandında olacağını öngörebiliriz. Bu aslında Kuzey Kıbrıs ekonomisinin 2019 sonunda olduğu yeri yakalayabilmesi için 4-5 yıla ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bu son derece ciddi bir yıkım."

MARAŞ'IN AÇILIM ÇIKMAZI

Nurcan Gündüz ise ülkedeki siyasi kriz haline dikkat çekti. Kıbrıs Sorunu'yla paralel olarak 46 yıldır kapalı olan Maraş'ın sahil kısmının açıldığını söyleyen Gündüz, bunun önemli bir adım olmasına rağmen BM parametrelerine göre açılmadığını söyledi. Bu kriterlerin çözüm görüşmeleri bakımından önemli olduğunu dile getiren Gündüz, "Kapalı Maraş'ın Mağusa'nın bir parçası olarak kente katılması, canlandırılması, yaşama döndürülmesi ve bunun sağlıklı bir şekilde yapılması için bilimsel çalışmalar var. Bütün bunlar görmezden gelinerek damdan düşer gibi adını açılım koydukları bu adımı atmak neye ne kadar hizmet eder tartışılır diye düşünüyorum. Bu adımın seçim öncesinde, bugün Cumhurbaşkanı olan dönemin başbakanının hükümet ortağına dahi haber vermeden açması söz konusu. Olayın böyle olduğunu kendilerinin o dönemki açıklamalarından anlıyoruz" dedi. 

Kıbrıs'ta kalıcı bir federal çözüme dair umudunun zayıfladığını söyleyen Gündüz, adada arzulayanlar olmasına rağmen Türkiyesiz bir çözümün mümkün görünmediğini ifade etti. 

HALK ÇÖZÜMSÜZLÜKTEN BIKTI

Türkiye dahil bir çok ülkenin adadaki sorunlarla yakından ilgilendiğine dikkat çeken Gündüz, "Bana göre sorunun çözülememe nedeni mevcut durumdan menfaati olanlar. Bu menfaatlerini kaybetmemek, Akdeniz'de bir güç sahibi olmak için bir çok strateji devreye sokuluyor. Kıbrıs halkının homojen olarak bir çözüm anlayışı olduğunu söylemek de çok güç. KKTC'nin yaşamasını ve tanınmasını istediğini söyleyerek fiiliyatta bunun tersi için uğraştığını düşündüren gruplardan tutun da federal çözümü savunan gruplara kadar farklı görüşler var. Ancak elbette bu sorunun yalnız Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs arasında olmadığını unutmamak lazım. Yani Kıbrıs halkının çözüm bakımından tek bir görüşü yok, buna bir de diğer aktörler de ekleniyor. Ancak özellikle Kuzey Kıbrıs halkının bu çözümsüzlük yüzünden bıkkınlık içinde olduğunu söylemek mümkün" diye konuştu. 

MA / Hamdullah Kesen