Cumhurbaşkanı komşu ülkenin topraklarında askeri operasyonun başladığını ilan etti, ama nedense geri adım atmış gibi. Türkiye’nin Rojava’da  30 km derinliğinde askeri operasyona başlayabileceğini söylediği gün Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın RT Arabic’e mülakat verip Rusya’nın uluslararası platformdaki bütün eylemlerine desteğini ifade etmesi herhalde herhalde basit bir tesadüf değildi. Esad şöyle dedi: 'Rusya’nın gücü, yitirilmiş olan uluslararası dengenin geri dönmesine yardım ediyor... Bizim de istediğimiz bu denge ilk yansımasını küçük devletlerde buluyor; Suriye onlardan biri.

Böylece, Erdoğan’ın duyurduğu ve 9 Haziran’da başlaması beklenen Türkiye’nin askeri operasyonu için şimdilik frene basılmış görünüyor. Bunun nedenlerini ortaya çıkarmaya çalışalım. Türkiye yönetiminin, Rojava’nın Türkiye’ye sınır Tel Rıfat ve Menbiç sınır bölgelerini, Ankara’nın PKK ile ilişkili saydığı YPG’den 'temizleme' açıklamaları hem ABD hem de Rusya’da olumsuz karşılandı. Bunun nedeni anlaşılır. Amerikalılar, temelini YPG’nin oluşturduğu DSG’yi bu ülkede müttefikleri sayıyorlar. 

Moskova ise Kürtlere daha ziyade kayıtsız yaklaşıyor. Eğer onların Türkiye ve Suriye’de yarattığı problemlerden bir takım jeopolitik temettüler çıkarılabilirse iyi olur. Ama Rojava Kürtleri (Türkiye Kürtleri de) Rusya için genelde müttefik olmaktan ziyade baş ağrısı. Ama Türk ordusunun ve Rojava’da onun kontrolü altındaki grupların beklenen saldırısı doğal olarak Şam için de, yani Moskova için de bir meydan okuyuş. 

Böylece Moskova geçen hafta Ankara’yı “Suriye’deki zaten zor durumu tehlikeli bir kötüleşmeye götürebilecek eylemlerden” sakınmaya çağırdı. Washington’dan da aynı çağrı geldi. Rusya, Kürt meselesinin çözümünü kendi görüş açısından meşru Esad rejiminin ellerine teslim etmeye hazır.

Kürtlere gelince, Türk ordusuna karşı Suriye’nin hava savunma sistemlerinin faal hale geçirilmesini istediler, Esad da mümkün olduğunda bunu yapacağını yeterince açık gösterdi. Dahası, Suriye kaynaklarına göre Suriye ordusu ve müttefiki İran yanlısı Hizbullah birlikleri YPG’ye destek için yollanıyor. Rusya’nın da Türkiye sınırına 40 km yakındaki şehirlerin civarında pozisyonunu tahkim ettiği haberleri çıktı. 

Ancak belli ki Erdoğan, Rojava nüfuzunu, şunları hesap ederek genişletme niyetinde: mevcut Amerikan yönetiminin bu ülke siyasetindeki 'dişsizliği' ve ikinci de Ukrayna’da askeri operasyona yoğunlaşmış olan Rusya’nın Suriye’ye dönemeyeceği. Ama ortaya çıkıyor ki, Rusya Esad’ı, çok daha güçlü olan Türkiye ile bir başına bırakmayı planlamıyor. Ancak Erdoğan ile Suriye’de savaşmak da bugünkü şartlarda Moskova’nın isteyeceği bir şey değil. 

Öyle görünüyor ki Rusya 8 Haziran’da Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’u Ankara’ya bu yüzden gönderdi. Moskova’nın Ankara’ya, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarını kapalı tutmak ve Karadeniz’e Türkiye’nin NATO müttefikleri de dahil savaş gemilerini geçirmemek zaruretini hatırlatmış olması da gayet mümkün. Kimi uzmanlar bu görüşmelerde Rusya’nın Suriye’deki birliklerine cephane sevkiyatı için Türkiye’nin hava sahasını açmasının da görüşüldüğünü düşünüyorlar. Ancak resmi olarak bu konuda bir mutabakattan hiçbir yerde söz edilmiyor.