Demokratik Suriye Meclisi’nden (Meclîsa Suriya Demokratîk/MSD) bir heyet, 31 Ağustos’ta Rusya’nın başkenti Moskova’da üst düzey yöneticilerle bazı görüşmeler yaptı. Suriye’de yaşanan siyasal krizin görüşüldüğü ziyaretlerin sonucunda MSD, Rusya’nın garantörlüğünde Baas rejimine yakınlığıyla bilinen Suriye Gelecek Halkın İradesi Partisi’yle bir anlaşma imzaladı. Bu süreçte Rusya ve ABD’nin bölgede yeniden hareketlendiği belirtiliyor. Her iki güç de Kürtler olmadan ne Suriye’de ne de Ortadoğu’da barışın sağlanamayacağını biliyor. Kürtler ile uluslararası güçlerin ilişkisi, Türkiye başta olmak üzere bölgesel güçleri rahatsız ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye’de gazetecilik yapan Beritan Sarya, Suriye’deki yaşanan gelişmeleri, MSD’nin Rusya ziyareti ve imzaladığı anlaşmayı Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.

KAMUOYUNDA YANKI UYANDIRDI

Sarya, MSD’nin Moskova’da Suriye Halkın İradesi Partisi ile görüşmesi ve orada bir siyasi müzakere antlaşması imzalaması, ardından Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov öncülüğünde bir heyet tarafından karşılanması ve yaklaşık bir saat süren görüşmenin kamuoyunda önemli bir yankı yarattığına dikkati çekti. Sarya, “Bu görüşme epey tartışıldı ve tartışılmaya da devam ediliyor. Şuana kadar aldığımız bilgilere göre heyet, bu anlaşma ve Lavrov ile görüşme sonrası da farklı görüşmeler yaptı. MSD heyeti, Lavrov’un ardından Putin’in Ortadoğu özel temsilcisi Mihail Bogdanov öncülüğündeki bir heyetle de görüştü. Bu heyet İstihbarat ve Askeri kurumlar da bulunuyordu. Yine Moskova’da bulunan Ortadoğu Enstitüsüyle de bölge ve Suriye üzerine ve çözüm modeli hakkında görüşmeler ve tartışmalar yürütüldü. Moskova’daki görüşmelerin yansımaları tartışıldı. Bu tartışmalar diplomasi açısından da önemli. Çünkü Suriye krizi 2011’de başladı. Tüm bu uluslararası güçler ve bölgesel güçler dahil oldular. Bir iç savaşa dönüştü ve kriz git gide büyüdü. Suriye sorunu uluslararası bir soruna dönüşmüş durumda. Hiçbir şekilde uzlaşamayan, aynı masaya bile oturmakta zorlanan güçler bile bugün aynı masaya oturuyor. Bu anlamda Özerk yönetimin ve Kürtlerin diplomasi de güçlü olması ve diplomasiyi kullanması önemlidir. Bu görüşme kamuoyu tarafından çok beklenmiyordu. Herkes için sürpriz oldu. Çünkü Ruslarla uzun süredir böylesi görüşmeler olsa bile kamuoyuna bu kadar yansımıyordu” diye belirtti. 

PROPAGANDA ÇÜRÜTÜLDÜ

MSD’ye karşı Şam ve belirli çevreler tarafından sürdürülen kara propagandanın Moskova’da yapılan anlaşmayla çürütüldüğünü belirten Sarya, “Rojava devriminin başlangıcından beri, Suriye’nin toprak bütünlüğünden, yine Suriye’nin demokratikleşmesi gerektiğini ve demokratik anayasanın yapılması gerektiğini savundu. Amerika’nın da sahaya inmesiyle birlikte özellikle Şam yönetimi ve Türkiye, Özerk Yönetim üzerinde bir kara propaganda geliştirmeye başladı. Kürtlerin, Amerika yanlısı olduğu, Suriye’yi bölmek istediği tarzında bir propaganda yürüttüler. Bu görüşme aynı zamanda MSD’nin Suriye’yi parçalamak istetemediğini ve herhangi bir tarafın yanlısı olmadığını, kendi halkının, kendi toplumunun çıkarları doğrultusunda her tarafla görüşebilir, tüm taraflarla diyalog halinde olabilir ve anlaşmalar da imzalayabilir ve bu konuda iradenin Kürt halkında olduğunu gösterdi” diye konuştu. 

ÖZERKLİK VURGUSU 

İmzalanan siyasi müzakere anlaşmasında bir Arap partisinin de yer almasının önemine vurgu yapan Sarya, edindiği bilgileri şöyle aktardı: “Birinci maddede Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve yeni Suriye modeline vurgu var. Yeni Suriye’nin demokratik olması gerektiğinden, demokratik anayasadan söz ediliyor. Burada ayrıntılı olarak ekonomi, savunma, onun yanı sıra dış ilişkilerin tamamının merkezi hükümetle ortak yapılması gerektiği ifade ediliyor. İkinci madde de halkın iradesine vurgu yapılıyor. Birleşmiş Milletler’in 2254 sayılı kararına bu sorunun diyalogla çözülmesi gerektiğine atıfta bulunuyor. Bu karar destekleniyor. Ve Suriye’de tüm yabancı güçlerin çıkması isteniyor. Üçüncü madde Kürtlere dönük, Kürt sorununun çözümüne dönük, demokratik anayasal temelde çözümünden bahsediliyor. Dördüncü madde Kuzey ve Doğu Suriye’ye özerk yönetimin bir gereklilik olduğu, bunun olumlu ve olumsuz tüm tecrübelerinden yararlanması gerektiğinden bahsediliyor. Bu da çok önemli ve anlamlıdır. Beşinci madde de ise QSD’nin çözümü geliştirmesi durumunda Suriye ordusu içerisinde yer alabileceğinden bahsediliyor. Tüm bu maddeler aslında her zaman Özerk yönetimin prensip olarak belirlediği maddelerdir. Özerk yönetimin üzerinde siyaset yaptığı temel buydu. Kürtlerin ifade ettiği maddeler de buydu. Yine bu maddelerde tüm halkları kapsıyor. Bu anlamda bu siyasi müzakere taslağı da Kürtler için olumludur. Halkın İradesi Partisinin de buna imza atması önemli. Çünkü Suriye de ilk defa Baas rejimine yakın bir Arap Partisi kendi içerisindeki Arap milliyetçiliğini kırarak böyle bir anlaşmaya imza atıyor. Bu da oldukça önemli ve anlamlıdır.” 

ÖZERK YÖNETİMİN KABULÜ

Rusya ile çeşitli görüşmelerin geçmişten beri olduğunu hatırlatan Sarya, şöyle devam etti: “Özellikle Efrîn öncesi Rusya ile ilişkiler oldukça iyiydi. Ama son birkaç yıldır görüşmeler olmasına rağmen çok yansıtılmıyordu. Zaten Rusya’nın yaklaşımı da resmi bir kabulden ziyade Özerk Yönetim olsun ama siyasi güçleri yerine askeri güçleri olan QSD’yi ve YPG’yi dikkate alma üzerineydi. Rusya ilk defa bu düzeyde MSD heyetini kabulü bir ilktir. Yine bu anlaşmayı desteklemesi, olumlu gördüğünü söylemesi önemlidir. Rus yetkililerin, ‘Özerk Yönetim katılmadan siyasi görüşmelerin, çözüm görüşmelerinin, anayasa görüşmelerinin sonuç almayacağını’ sık sık ifade etmesi de önemlidir. Özerk yönetimin kabulü anlamında bir adım olduğunu söyleyebilirim.” 

İKİ AKTÖR VAR 

Rusya’nın, Suriye’deki konumunu anımsatan Sarya, “İran zaten baştan itibaren Suriye devlet güçleri ile birlikte sahada. 2015 Eylül-Ekim aylarında Rusya da dahil oldu. Sahaya 2014’de Amerika, sonrasında koalisyon güçlerinin dahil olması karışıklıkları artırdı. Türkiye zaten Suriye sorununa baştan beri direk müdahil oldu ve 2016’dan itibaren sahaya direk girdi. İşgal harekatları gerçekleştirdi. Bu anlamda önemli iki aktör var; biri Rusya, biri ABD. Rusya ile yapılan diplomatik ilişkilenme bu yüzden olumlu bir adım diyebiliriz.” 

TÜRKİYE ENGELLEMEYE ÇALIŞTI

Rusya’nın, Demokratik Özerk Yönetimi’nin, konumuna dair izlenimlerini de dile getiren Sarya, şunları söyledi: “MSD heyetinin Moskova’ya Dışişleri Bakanı Lavrov ile görüşmeye gittiği gün, Türkiye Dışişlerleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal başkanlığında bir heyet Moskova’daydı. Bu heyetin, MSD ile Ruslar arasında görüşmeleri yapılmasını engellemeye çalıştığını ve ortak bir açıklamanın yapılmaması noktasında Rus hükümetine epey direttiği haberleri gelmişti. Ancak görüşme ve açıklama bu heyetin tüm girişimlerine rağmen yapıldı.” Yapılan anlaşmalardan sonra bir Rus delegasyonun Türkiye’ye gitme hazırlığı içinde olduğunu söyleyen Sarya, “Türkiye’nin girdiği hiçbir bölgede huzur yok. Başta Kürt halkı olmak üzere halkların katledilmesi, mallarının talan edilmesi ve Kürtlere yönelik etnik temizlik ve yine demografi değişimi uygulaması uygulanıyor. Kaçırmalar ve tecavüzler yapılıyor. Yani Türkiye’nin Suriye’de bulunduğu alanların hepsi bir kaos içerisinde” dedi.

ABD VE RUSYA PARALEL ADIMLAR ATTI

Bölgede Kürtlerin, Süryanilerin, Ermenilerin ve Demokratik Özerk Yönetimi’nin acı tecrübeleri olduğuna sözlerine ekleyen Sarya, şunları söyledi: “Bu yerlerden biri Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê’dir. Efrîn’de işgalin önünü Türkiye’ye Rusya açtı. Yine Girê Spî ve Serêkaniyê’de güvenli bölge adı altında Amerika açtı. Birbirlerine paralel adımlar attı. Bu doğrultuda insanların kafalarında soru işareti de var. Bu soru işaretlerinin olması da normaldir. Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî işgal harekatlarında bir taraf işgalin önünü açarken, bir diğeri 'Suriye’yi niye işgale açıyorsun?’ demedi. Bu yüzden birbirlerine paralel adım attılar. Türkiye’nin jeopolitik öneminden kaynaklı, Türkiye ve Rusya arasındaki ekonomik ilişkiler ve Türkiye’yi NATO’dan uzaklaştırmak istemesi üzerine Türkiye ile geliştirdiği ilişkiler var. Amerika da bir NATO ülkesi olan Türkiye’yi yanında görmek istiyor. Böyle de bir denklem var. Bölgede sıcak bir gündem yaşanıyor.” 

MA / Zeynep Durgut