Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasında 1990'lı yılların ortasında yaşanan savaşla Kürt halkının belleğine “Birakûji” olarak kazınan kardeş kavgası, bugüne dek karşı karşıya kalınan tehditler dolayısıyla ulusal birliğin sağlanması yönündeki beklentilerin alabildiğine yükseldiği bir dönemde yeniden Kürtlerin önünde bir tehlike olarak belirmiş durumda. KDP’nin yerini bırakmadığı bu çatışma pozisyonunun diğer tarafından bu kez KYB yerine PKK var.

İki güç arasında tansiyonun yükselmesinin nedeni ise, öncesinde yaşanan gelişmelerin devamı olarak PKK’nin konuşlandığı Garê bölgesine KDP tarafından askeri güç kaydırılması. PKK kaynaklarından yapılan açıklamalara bakıldığında, atılan bu adımın arkasında bölgeye yönelik sınır ötesi operasyonlarını sürdüren Türkiye’nin etkisi belirgin. 

Bağımsızlık referandumu kararı nedeniyle Federe Kürdistan Bölgesi Yönetimi ile arasındaki köprüleri atan Türkiye, başta Kuzey ve Doğru Suriye olmak üzere yaşanan bölgesel gelişmeler karşısında KDP ile ilişki kurdu. Sağlanan bu ilişkinin merkezinde PKK yer aldı. Cumhuriyetin başından bu yana izlenen tedip ve tenkil politikalarına rağmen yüzleşmekten kaçamadığı Kürt sorununu içerde “Çöktürme Planı’ ile bitirmeye çabalayan Türkiye, güney sınırlarındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’nde varlık bulan Kürt iradesine dönük tahammülsüzlük ile giriştiği işgal saldırılarının yanı sıra Federe Bölge’de ulusal çıkarlar yerine ailesel çıkarlar peşindeki KDP’yi egemenlik kaygılarını kışkırtarak yanına çekip, politikalarına ortak etti.

Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nde kurduğu 18 karargah mevcut. Bu karargahların yanı sıra Musul’un Başika bölgesinde bin 200 askerin konuşlu olduğu askeri kamp kuran Türkiye’nin Duhok’un Bamerne bölgesinde 500, Kanimasi’de de 500 askeri bulunduğu yönünde bilgiler söz konusu.

ZİNÊ WERTÊ OLAYI

KDP’nin bölgeye böylesine yerleşmesinden rahatsızlık duymadığı Türkiye ile birlikte PKK’ye karşı giriştiği asker-politik kuşatmanın ilk adımı, bu yılın Mart ayında KYB’ye bağlı 70’inci Tugay birliklerinin konuşlu olduğu Zînê Wertê bölgesine Peşmerge Bakanlığı’nın talimatıyla KDP’ye bağlı 7’nci Piyade Tugayı’na bağlı bir birliklerin gönderilmesi oldu. Gerekçe görünürde koronavirüsü tehdidine karşı kaçak geçişlerin engellenmesi olsa da, asıl amaç PKK'nin hareket alanını sınırlandırmak olarak kendisini gösterdi.

TAKİP EDEN ADIMLAR

Bu durumu, Türkiye’nin askeri operasyonu ile koşut biçimde Haftanin’e peşmerge kaydırılması, Federe Bölge Hükümeti ile Irak merkezi hükümetinin DAİŞ saldırısı sonrasında Êzidîlerin oluşturduğu askeri-idari yapıların Şengal anlaşması ile ortadan kaldırılmak istenmesi ve Garê bölgesine yönelik son askeri sevkiyat izledi. Yapılan bu sevkiyat PKK ile KDP arasındaki gerilimi tehlikeli bir noktaya taşıdı. 

KARAYILAN'IN ÇAĞRISI VE BARZANİ'NİN YANITI

Konuya dair yaptığı açıklamalarında kaydırılan askeri birlik ile Garê ve Metina bağlantılarının koparılmak istendiğini söyleyen PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, “Bizler, ne olursa olsun iç sorunlarımızı diyalogla çözmeye hazırız. Fakat sen askeri bir gücün etrafını, sağını solunu tutup da alanını daraltmaya çalışırsan istemeden de olsa çatışma çıkar. İşte şimdi endişemiz bu yönlüdür. Bunun için de açıkça çağrı yapıyorum; bunun önünün alınmasını istiyorum. Böyle olmaz. Bu şekilde her an kaza çıkabilir” sözleriyle, mevcut durum karşısında ne düşündüğünü merak ettiklerini belirterek KDP lideri Mesut Barzani’ye çağrıda bulundu. 

Bu dönemde Mihemed Emin Pencewini gibi deneyimli Kürt siyasetçilerin yanı sıra dünyanın dört bir yanından tanınmış Kürt şahsiyetler de olası bir çatışmanın tüm Kürtlere kaybettireceği uyarısında bulunarak sağduyu çağrısı yaptı.

Karayılan’ın açıklamaların ardından gözlerin çevrildiği Mesut Barzani, yazılı olarak verdiği mesajlarında "Kürtler arası savaşı haram kıldıklarını" ifade etse de, devamında “Ancak bu tutumumuz yanlış yorumlanarak Kürdistan Bölgesi’nin yasal egemenliğini istismara neden olmamalı. Silahlı ve yasal olmayan bir iradenin Kürdistan halkına dayatılması girişimi kabul edilemez” sözleriyle yaşananlardan dolayı PKK’yi suçlaması, tansiyonu düşürmeye yetmedi.

Nitekim yazılı bir açıklama yayımlayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Mesut Barzani'nin yaptığı açıklamalar ile yürüttülen savaş politikasına meşruluk kazandırmaya çalıştığını kaydetti. 

ZEREVANİ GÜÇLERİ 

Bu gelişmelerin Kürtlerin “birakûjî” olarak tanımladığı bir kardeş kavgasına dönüşmesi endişesi hakim iken, olası bir çatışmanın fitilini ateşleyecek konumda ise, “Leşkerên Gulan” olarak da adlandırılan Zerevani güçleri var. Peşmergelerin dışında oluşturulan özel bir birlik olan Zerevani güçleri, tıpkı KDP’nin istihbarat birimi olan Parastin gibi doğrudan Mesut Barzani’nin oğlu olan Federe Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani’ye bağlı. 

Peşmergeler, 2005’te kurulan Peşmerge Bakanlığı çatısı altında toplanmış olsa da KDP ve KYB arasında bölünmüş bir yapıya sahip. 2015 yılına ait rakamlara göre, KYB’ye bağlı 70 birlikte 56 bin, KDP’ye bağlı 80 birlikte ise 58 bin olmak üzere toplam 114 bin peşmerge bulunuyor. Peşmergelerin yanı sıra her iki partinin İçişleri Bakanlığı çatısı altında özel polis gücü olarak oluşturdukları 51 bin kişiden oluşan Zerevani güçleri KDP’ye, 10 bin kişilik Hazır Birlikler ise KYB’ye bağlı. Bunların dışında bölgede sadece Kürdistan Demokrat Sosyalist Partisi’nin (KDSP) 3 bin silahlı gücü var. 

PROJENİN ARKASINDAKİ AKIL

KDP’ye bağlı peşmergeleri Eylül 2017 yılında yapılan bağımsızlık referandumuna kadar Türk Özel Kuvvetler (Bordo Bereliler) eğitiyordu. Fakat referandumunun ardından bu eğitimler durduruldu. Ortadoğu’ya yönelik planlar doğrultusunda son birkaç yıldır peşmergelerin parti etkisinden çıkarılarak tek çatı altında toplanmasına dönük bir proje devrede. Bu planın arkasındaki akıl ise, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’ya ait. 

Sonraki aşamalarda İtalya ve Hollanda’nın da dahil olduğu bu proje kapsamında  "Peşmerge'nin Geleceği" adı verilen ve 35 maddeden oluşan bir reform paketi Kasım 2018’de Bölge Parlamentosu’nda onaylandı. Proje kapsamında Uluslararası Koalisyonun askeri uzmanları, yaklaşık 15 bin subay ve peşmergeyi eğitti. Bu projeye karşı Irak merkezi hükümetinin planı ise, Haşdi Şabi gibi peşmergelerin de Irak Silahlı Kuvvetleri’ne entegre edilmesi.

Peşmergelerin tek çatı altında toplanmasına dair plan doğrultusunda Zerevani Güçleri’nde de yine sistem değişikliği ile askeri olarak “tugay” yapılanmasına gidildi. 

BAŞINDAKİ İSİM 

Uluslararası Koalisyon tarafından eğitilip, Garê’ye sevk edilmeleri ile dikkatleri üstüne çeken Zeravani güçlerinin başında oldukça dikkat çekici bir isim var. O da Barzani Ailesi ile anne tarafından akrabalığı bulunan Aziz Weysi.  

Hakkındaki bilgilere göre; 17 yaşında peşmergeye katılan Weysi, 1989'da KDP-YNK arasındaki çekişmeden ötürü PKK'ye katılır. Ancak pratikleri PKK ile uyuşmayınca sonraki yıllarda yeniden KDP’nin kapısını çalar ve Barzani Ailesi tarafından oluşturulan Zerevani güçlerinin başına getirilir. Aziz Weysi'ye daha sonra parlamentodan çıkarılan kararla “General” ünvanı verildi.

Verdiği mesajlarla kendisini geçmişte içerisinde yer aldığı PKK’nin bütünüyle karşısında konumlandıran Aziz Weysi’nin sorumluluğu altındaki Zerevani güçleri, bugün PKK ve KDP arasında baş göstermesi olası bir çatışmanın adeta “çıban başı” rolünde. 

Analiz -Mezopotamya Ajansı / Ömer Çelik