Türkiye'nin 23 Nisan'da Federe Kürdistan Bölgesi'nin Metîna, Avaşîn alanlarına yönelik başlattığı operasyon 6'ncı ayını geride bıraktı. Bu operasyonlara paralel olarak Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) bağlı güçler de Metîna bölgesine yerleştirildi. Son dönemlerde Türkiye'ye ortak hareket eden KDP güçleri, fiili olarak operasyonlara da katılmaya başladı. Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) yönetici ve üyeleri de, bölgede KDP'nin artırdığı gerilimi düşürmek için Kürt parti ve örgütleriyle bir dizi görüşmeler gerçekleştirdi. 

Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki askeri operasyonlara paralel olarak Êzidîlerin yaşadığı Şengal’e yönelik de hava saldırıları sürüyor. Bağdat ve bölgesel hükümet arasında 9 Ekim 2020'de imzalanan Şengal Anlaşmasıyla, Şengal'in statüsünün yeniden belirlenmesi ve Êzîdxan Asayişi buradan çıkarılmak isteniyor. 

Kürt ulusal birliği konusunda çalışmalar yürüten Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Ahmet Karamus, KDP ve Türkiye’nin Şengal üzerindeki tehditlerine ilişkin Mezopotamya Ajansı'nın sorularını yanıtladı. 

 Geçtiğimiz yıl imzalanan Şengal anlaşması, tepkilere neden oldu. Her ne kadar Federe Kürdistan Bölgesi’nden KDP ve merkezi hükümet arasında anlaşmanın imzalandığı söylense de başka ülkelerin isimleri de geçiyor. Bu anlaşma asıl kimler arasında yapıldı?

Bu sadece KDP ile merkezi hükümet arasında varılan bir anlaşma değil, Türkiye’nin de ortaklaşa imzalandığı bir anlaşmadır.

Şengal için 9 Ekim 2020 tarihinde imzalanan anlaşma, halkın iradesi dışında imzalandı. Bu anlaşmada Êzidîlerin temsiliyeti yok ve aynı zamanda talepleri de dinlenilmedi. Bu sadece KDP ile merkezi hükümet arasında varılan bir anlaşma değil, Türkiye’nin de ortaklaşa imzalandığı bir anlaşmadır. Özellikle Türkiye'nin bu anlaşma üzerinde çok etkisi var. KDP, Türkiye’siz bir şey yapmaz. Her alanda  ortaklaşa hareket ediyorlar. Bu anlaşmanın ortakları Irak, İran ve Türkiye'dir. En başından beri Türk devletinin Şengal'e yönelik tehdit ve baskıları sürüyor. Çok yakın bir zamanda Şengal'e olası bir saldırı da muhtemeldir. Görünen o ki Türk devleti ve KDP, Şengal’in varlığına artık tahammül edemiyor.  Bunun en çarpıcı örneği de 2014 yılıdır. O zaman da KDP’nin Êzidîleri  DAİŞ’e karşı  savunmadığı da görüldü.  

Şengal’de statülerini koruma mücadelesi veren Êzidîler, KDP’ye nasıl bakıyor?

Şengal’in özerk statüsü bizim için ulusal bir fırsattır. Bu Şengallilerin kendilerini  yönetebilmesi, koruyabilmesi ve dış tehditlere karşı statü kazanabilmeleri için gerekliydi. Yıllardır Şengal etrafında  mevzilenen güçler var ve buna  karşı Şengal’i korumak ve Êzidîlerin sorunlarına çözüm gücü olmak için de bir statüye ihtiyaç vardı.  Sadece askeri olarak değil, ekonomik, sosyal, eğitimsel olarak da Şengal’in kendi kendini yönetebilmesi için özerk bir alan haline gelmesi gerekiyordu. Şimdiye kadar Şengal'e kimse hizmet etmedi. Êzidîler Saddam rejimi sırasında da aynı zorluklarla karşı karşıya kaldı. O dönemde de Êzidîlerin kendi özerkliğini ilan etmeye  ihtiyaçları vardı. Bu sorun hala devam ediyor. IŞİD gelip Şengal'e saldırdığında pêşmergeler Şengal'i koruyamadı. DAİŞ'in farklı dinlere karşı tahammülsüzlüğünü herkes biliyordu. Bu nedenle Şengal'de  çok sayıda KDP’nin peşmerge gücü bulunuyordu. Ancak Êzidîler tehlikeyle karşı karşıya kaldığında pêşmergeler tek kurşun bile atmadan bölgeyi terk edip  kaçtı. Bu durum bir daha tekrarlanmamalıdır. Bu bağlamda Êzidîler, KDP  güçlerine güvenmiyor. KDP, Êzidîlere hizmet eden ve saygı gösteren bir güç değil. Ama yine de kendini Êzidîlere dayatıyor. Bu nedenle Şengal  meselesini ulusal  bir mesele olarak görüyoruz. Bu sadece KDP'nin iradesiyle çözülemez. Şengallilerin KDP'ye güvenmesi için gerekli ortam sağlanmalıdır. Bu güveni sağlamak da iki günde bir, Türk devletinin yanında yer almakla olmaz. 

Şengal konusunda ısrar eden KDP’yi birileri mi yönlendiriyor? 

 KDP’nin Şengal'e girmek istemesi tamamıyla Türkiye’nin talebi ve isteği üzerinedir.

Bugün KDP’nin dış güçlerle birlikte hareket ettiği söyleniliyor. Şengal'de  konuşlanan güçler merkezi hükümetin güçleri değil mi? Şengal’de sadece özel askeri bir güç yok. Başka güçler de var. Neden KDP’nin Şengal dışında başka bölgelere yerleşme  çabaları yok? KDP’nin Şengal'e girmek istemesi tamamıyla Türkiye’nin talebi ve isteği üzerinedir. KDP nereye girerse Türk devleti de oraya yerleşecektir. Çünkü Türkiye’ye yolu KDP açıyor. Bugün Güney Kürdistan'da KDP’nin  kontrolünde olan bütün bölgelerde Türk güçleri var. KDP’nin Şengal'e girmesindeki ısrar aslında Türkiye’nin talebidir. Türk devlet güçleri ve ajanları,  Şengal  çevresine konuşlandırılmış. Aynı zamanda Türk devleti Musul'da Türkmen ve Arapları da  birleştirmek istiyor. Şengal'i de bu güçlerle birlikte kontrolü altına almak istiyor. Şengal halkının büyük emekler  ve mücadelelerle elde ettiği tüm kazanımları yok etmeyi amaçlıyorlar. Türkiye ve KDP,  Êzidîler için büyük tehdittir. Şengal halkını terk edip kaçan güçler, halkta güveni sağlamadan her zaman şüpheyle karşılanacaklardır. 

KDP’nin Şengal'e girmek istemesinin arkasında başka ülkeler de var mı?

Türkiye gibi çıkarları olan dış güçler de var, kesinlikle KDP’nin Şengal'e girmesini istiyor. Bu güçlerin kendi aralarında gizli anlaşmalar yaptığı biliniyor. Çünkü şimdiye kadar Türkiye’nin Şengal üzerindeki tehditleri ve baskıları hiç durmadı ve hep devam etti. Şengal iradesi ve temsiliyetini ortadan kaldırmayı hedefliyorlar. Şengallilerin temsiliyeti ve varlığı ortadan kalktığında Êzidîler, yeni bir düzenle karşı karşıya kalacaktır. Êzidîlerin kendi özerkliğini kurmasını istemeyen bu güçler, KDP’nin buraya girmesini istiyor. Bugün KDP'nin Kürtlerin ve Kürdistan'ın çıkarlarını savunmadaki durumu tartışmalıdır. Bu yüzden işin içinde uluslararası güçler var ve Şengal anlaşmanın şartsız ve koşulsuz  uygulanmasını istiyorlar. Bugün Kürt güçleri ile Türkiye arasında şiddetli bir savaş var. Türk devleti şu anda kimyasal silah kullanımıyla ulusal yasaları ihlal ediyor. En modern silahları kullanıyor. Ancak uluslararası güçler buna karşı sessiz. Bunlara karşı tavır almamız gerekiyor. Bu anlaşmayı uygulamak isteyen devletler Êzidîler için ne yaptı?

 KDP’nin sürekli Kürt güçleri arasında çelişkileri artırmasının temel sebeplerini nasıl okumak gerekiyor?

 Bugün KDP  Kürtlere karşı düşman olan güçlerle yan yana duruyor.

KDP'nin tutumu  ulusal birlik çalışmalarını olumsuz etkiliyor. 80'li yıllarda zaman zaman farklı durumlar ortaya çıktı. O yıllarda Saddam Hüseyin'in faşizmine karşı çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalara  sadece Kürtler değil, Irak güçleri de katıldı. Ama bugün öyle bir durum yok. İçinde bulunduğumuz bu siyasi durum, KDP’nin bilinç ve zihniyetini bize  göstermektedir. KDP, Kürt kazanımlarının korunması bilincinden uzaktır. Bugün, Güney Kürdistan'da kimsenin iradesi ve varlığını kabul etmiyor. KDP medyasını takip ediyorsanız, düşmanca bir dille, Kürt güçlerini vurduğunu göreceksiniz. KDP, Kürt ulusal birliğinin önünde bir engeldir. Kürtlerin durumu artık değişti. Kürt halkının saygıya ve itibara ihtiyacı var. Eskiden aşiret üzerinden otoriterlik sağlanırdı ama o artık geçti ve çok eskilerde kaldı. Kürtler  her yerde statü sahibi olmalıdır. Kürtlerin varlığını ve kazanımlarını zayıflatan, kabul etmeyen saldırılar var. Siyasi olarak da  AKP'nin KDP’yi  tamamen kontrol altına aldığını görüyoruz. Bugün KDP  Kürtlere karşı düşman olan güçlerle yan yana duruyor. Elbette 50 yıl öncesinin tarihine bakmaya gerek yok. Çünkü son 30 yılda Kürtlerin birlik olamaması çok üzücü bir trajedi haline geldi. Çünkü Kürtler, düşmanlarının inisiyatifiyle birbirlerine karşı duruyorlar. Kürdü Kürde vurdurtuyorlar. Bugün görüyoruz ki; Kürt birliği sadece savaş düzeyinde engellenmiyor. Bunu Kürdistan'ın dört parçasında rahatlıkla  görüyoruz. Bugün KDP'nin desteklediği güçlerden biri de ENKS'dir. ENKS, Türk devleti ile omuz omuza çalışıyor. ENKS’nin kendi halkına karşı duyduğu öfke ve düşmanlık tarihte görülmemiştir.    

Kürtlerin statü sahibi olmaları için neler yapılması gerekiyor?

Kürdistan'ın dört parçasında da ulusal bir siyaset yürütülmelidir. Türk hükümeti, KDP'yi kendi amaçları için bir araç olarak kullanıyor. Siyasi statü, aşiret yöntemiyle elde edilemez. KDP'nin kendi ailesinden başka kimseyi koruduğu yok. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen şeyi Barzani ailesi yaptı. Bu son 30 yılda milyarlarca dolar kazandılar. Kazandıkları bu zenginlik de  meşru bir şekilde elde edilmedi. Bu zenginlik ulusal çıkarların korunmasına aykırıdır. Bu zenginliğin üçte biri Türk devletinin kontrolünde. Türk devleti de bunu KDP'ye karşı kullanıyor. Ulusal birliği ve ulusal çıkarları korumak için KDP ile birlikte çalışmalar yürütmek istiyoruz. Kürt halkına karşı durmak bize bir fayda sağlamaz . Kürtler arasında elbette fikir ayrılıkları var. Bu nedenle çözüm konusundaki görüşlerimiz farklı olabilir. Ama ilk olarak birlik olmalıyız ve temkinli yaklaşmalıyız. Ulus-devletlerin amaçlarını iyi bilmek gerekir. Sorunlarımızı ve çatışmalarımızı bir kenara bırakmalı ve mevcut sorunu diyalog yoluyla çözmeliyiz. Biz Kürtler için gerekli olan birlik ve beraberliktir. Bugün düşman bizi kendi menfaatlerine kurban ediyor. Yarın bizimle işi  bittiğinde bir kenara atacak ve varlığımızı tamamıyla tasfiye edecektir. 

MA / Zeynep Durgut