ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton bu adımın, Rusya'ya bir zafer kazandırıp kazandırmadığıyla ilgili olarak şunları söyledi:

“(ABD’nin geri çekilmesi) Türkiye'ye diğerlerinden daha fazla zafer kazandırdığını düşünüyorum. Bu yanlıştı. Çünkü (Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan'a istediğini verdi. Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü sonrası tarihe bakıldığında Türklerin uzun zamandır Suriye-Türkiye sınırındaki bölgenin Türkiye’nin egemenliğinde kalması gerektiğine inandıklarını görebiliriz.”

ABD'li yetkiliye göre daha da önemlisi güçleri geri çekme kararı, Suriye’nin kuzeydoğu bölgesini Ruslara ve İranlılara açık bıraktı. Bu da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin güçlenmesine yardımcı oldu. 

ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, Suriye’nin kuzeydoğusundan geri çekilmenin, ABD’nin düşmanlarının bu bölgede başka türlü sahip olamayacakları bir avantaj elde etmelerine izin veren ‘aptalca ve hiçbir hedefi olmayan bir hata’ olduğunu vurguladı. ABD’li diplomat, Suriye'nin kuzeydoğusunun artık ABD ordusu ve müttefiki olan ülkelerin güçlerinin bulunduğu zamanki kadar istikrarlı olmadığını da sözlerine ekledi.

John Bolton: Washington, İran’ın Irak'taki vekillerini güçlendirdi

ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, ABD Başkanı Joe Biden yönetimini, ‘İranlıların Irak’taki Şii milisleri silahlandırmasına ve onları Lübnan'daki Hizbullah gibi bir yapıya dönüştürmeye çalışmasına izin veren ve tüm bölgeyi gerçekten çok farklı bir El Kaide türü olan DEAŞ terör örgütü tehdidine maruz bırakan, eski ABD Başkanı Barack Obama’nın 2019 yılında aldığı, Irak’taki ABD güçlerini geri çekme kararını’ hatırlatarak, Irak’taki ABD güçlerini geri çekme konusunda uyardı.

Independent Arabia kaynaklı haberine göre, ABD’li diplomata göre DEAŞ’ın ortaya çıkışı, ABD güçlerinin yeniden Irak'a geri dönmesini gerektirirken ironik bir şekilde, Şii milisler ve Kürtlerle, DEAŞ’ı püskürtmek için iş birliği yapmak zorunda bıraktı.

Bolton, DEAŞ yenilgiye uğratılmış olsa da ABD’nin, İran'ın Irak'taki kolu olan Şii milislerin güçlendirilmesine yardımcı olduğunu söyledi. Bolton’a göre eğer ABD güçleri 2011 yılında Irak’ta kalsaydı ne olurdu tam olarak tahmin etmek mümkün olmasa da ayrılmaktan ve geri dönmek zorunda kalmaktan daha kötü bir politikanın olacağını düşünmenin güç olduğunu söyledi. Aynı senaryonun Afganistan'da tekrarlanmasından büyük endişe duyduğunu ifade eden ABD’li diplomat, “Bir lamba düğmesi gibi açılıp kapatılamayan bu soruna sürekli dikkat etmelisiniz” ifadelerini kullandı.

John Bolton: Trump, İran’da rejim değişikliği önerisini dikkate almaya hazır değildi

Amerikalılar, ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ı İran’ın Washington ve müttefiklerine yönelik faaliyetlerini durdurmak için askeri müdahaleye olan tutkusuyla tanıyorlar. Bolton açık açık Tahran'daki teokrasiyi devirmek için rejim değişikliğini bir çözüm olarak görüyor. Trump, uzun bir süre, ‘ABD’yi yeni bir savaşa itmeye çalışmakla’ suçladığı Bolton'ı dinlememekle övündü. Bazıları 70 yaşındaki diplomatın, başta İran ile ilgili olanlar olmak üzere, fikirlerini aktarmak umuduyla Trump yönetimine katıldığına, ama Trump’ın birçok dosyada onu dinlemeyi reddetmesinin Bolton’ı istifaya ittiğine inanıyorlar.

Bolton'ın, ABD’nin İran’a uyguladığı azami baskı stratejisinin, Tahran'ın davranışlarını kontrol etmede yeterli olacağını düşünmediğinden Trump yönetiminin İran'la ilişkilerinde bir rejim değişikliği politikası izlemesini istediği açıktı. Ancak Bolton, özellikle 2017 yazında Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atanmasından aylar önce Trump’ı fikirlerini benimsemeye ve bunları Ortadoğu'da İran rejiminin olmadığı yeni bir gerçekliğe dönüştürmeye ikna etme yeteneğini biraz abartmış olabilir. Bolton, 2017 yazında Paris'te İran muhalefeti tarafından düzenlenen konferansa katılan binlerce kişiye, “Rejimin düşüşünü 2019 yılında Tahran'da birlikte kutlayacağız” dedi ve ABD’nin

İran rejimine karşı olan bir başkan seçtiğini vurguladı.

Independent Arabia’ya röportaj veren Bolton, rejimi devirmekten neden bu kadar emin olduğu ve şimdi neyin değiştiği sorusuna, “Böyle olacağını tahmin etmemiştim. Humeyni'yi iktidara getiren 1979 devriminin kırkıncı yıl dönümünde hedefin rejimi devirmek olması gerektiğini söyledim” yanıtını verdi. Bolton, her ne kadar o zamanlar, özellikle çok taraflı yaptırımlar daha önce başarısız olduğundan ABD'nin anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesinin ve İran'a yönelik tek taraflı yaptırımlar uygulanmasının etkili olup olmayacağı konusunda bazı şüpheler olsa da “Trump yönetiminin 2015 yılında İran ile imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesi doğru yönde atılmış önemli bir adımdı. ABD’nin İran’a yönelik ekonomik yaptırımlarının yeniden uygulanmaya başlaması, rejimin kendisi üzerinde yıkıcı bir etki yarattı” dedi.

İran muhalefetine verdiği destekle bilinen Bolton, İran’da rejimin düşmesi için onun olumsuz davranışlarından etkilenen ülkeler arasında güçlü bir koordinasyon kurulması ve halkın içinde bulunduğu kötü yaşam koşullarının farkında olduklarından ordu içinde Devrim Muhafızları’nın çekirdeğinde bölünmeler aranması gerektiğine inanıyor. Bolton, popülaritesi 1979 devriminden bu yana tüm zamanların en düşük seviyesinde olan rejimin, insanların düşündüğünden daha zayıf hale geldiğini vurguladı.

Trump yönetiminin bir rejim değişikliği politikası için baskı yapmayı düşünüp düşünmediği sorulduğunda ise Bolton şu yanıtı verdi:

"Hayır, ama benim birkaç yıldır tutumum bu yönde. Ancak Trump bunu dikkate almaya hazır değildi. Diğerleri ise sadece uzun bir süre boyunca ekonomik baskı uygulamanın yeterli olmasını umuyordu. Belki de yeterli olabilirdi. Fakat Avrupa Birliği (AB) nükleer anlaşmaya bağlı kalsın ya da kalmasın İran’ın anlaşmanın şartlarını ihlal edeceğinden endişeliydim ve hala da endişeliyim.”

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Bolton, ABD’nin önceki yönetiminin kurduğu uygulama mekanizmaları sayesinde yaptırımların rejim üzerindeki olumsuz etkileri olduğunu doğrularken yaptırım politikasının yeterli olmadığına inandığı belirterek, “Tahran’daki mollalar, güçleri olduğu sürece politikalarını değiştirmeyecekler” dedi. AB’yi, İran halkının ne tür bir hükümet istediklerini seçmelerini sağlamak için bir rejim değişikliği politikası benimsemeye çağıran Bolton, ‘sivil ve insan haklarını ihlal eden resmi bir katil’ olarak nitelendirdiği İbrahim Reisi'nin cumhurbaşkanı seçilmesini ise kınadı.

İran’da sadece Dini Lider ve birkaç kişinin karar mercii olmasından ötürü yeni bir cumhurbaşkanının seçilmesinin İran rejiminin politikalarını değiştirmeyeceğini düşünen ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı, “Tahran rejiminin yüzü en az birkaç yıl daha gülmeyecek. Şuan Huzistan ve ülkenin diğer bölgelerinde yaşanan büyük su sıkıntısı çerçevesinde, rejimin gerçek yüzünü ve hükümetin başarısız olamaya devam ettiğini görüyoruz” dedi.

İran rejiminin uranyum zenginleştirmeye ve nükleer savaş başlığı taşımak amacıyla balistik füzeler geliştirilmeye devam ettiği konusunda uyaran ABD’li diplomat, İran’ın Ortadoğu'da süregelen çatışmalara ve dünya çapında terörizme verdiği desteğin yanı sıra bu çalışmalarının daha iyi hava durumu tahminleri için geliştirilmiş uyduların uzaya fırlatılması değil, daha ziyade İran tehdidinin nükleer ve füze alanlarında büyümesi anlamına geldiğini söyledi.