Irak’ta seçimler yaklaşırken yakın ve karşıt olan güçler pazarlık masasını geniş tutma arayışına girdi. Ancak söz konusu olan demokratik özerk yapılarıyla özsavunma temelli yaşam kuran Mahmur ve Şengal olunca ABD, İran, Türkiye, Irak ve Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) aynı safta yer alıyor. Iraklıların da talebi olan ABD’nin muharip askeri güçlerini çekme kararı, birden fazla bölgesel gücün etkin olduğu ülkede 10 Ekim’de yapılacak seçimleri daha da önemli kılıyor. 

KAOSTA SEÇİM

Ülkedeki önemli Şii güçlerinden biri olan El Sadr Hareketi, seçime katılmama kararı aldı. Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi sınırlarında olan Metîna, Avaşîn ve Zap bölgelerine yönelik operasyonları seçim arifesinde de devam ediyor. Diğer etkin bir güç olan Heşdi Şabi'nin ise Irak topraklarında yabancı olarak kabul edip "işgalci" dediği güçlere yönelik eylemleri sürüyor. Öte taraftan Federe Kürdistan Bölgesi hükümetinin parçası olan Kürdistan Yurtseverler Birliği'ne (YNK) karşı hükümetin büyük ortağı KDP'nin dağıtma ve parçalama planları da sürüyor. Türkiye, Hewlêr-Bağdat arasında özyönetim ve özsavunmayı yok sayan 9 Ekim 2020 tarihinde imzalanan Şengal Anlaşması’nın hayata geçirilmesi için baskı uyguluyor. Ülkede 2005 yılından bu yana Irak merkezi hükümeti ve Federe Kürdistan Bölge hükümeti arasındaki 400 milyar dolarlık hesap açmaz olarak dururken, Bağdat, Basra ve zaman zaman Hewlêr ile Süleymaniye’de bu durumu protesto etmek için çıkan toplumsal olayların devam etmesi seçim atmosferinden ziyade ülkedeki kaosu gözler önüne seriyor. 

KÜRTLER HEDEFTE

Bu çerçevede İran'a daha yakın duran YNK Eşbaşkanı olan Lahur Şeyh Cengî hakkında tutuklama kararının çıkarılıp yerine KDP'ye yakın Pavel Talabani'nin getirilmesi arayışının ABD ve Türkiye talebi olduğu ifade ediliyor. Yine Heşdi Şabi içindeki İran yanlısı liderler tasfiye edilmeye çalışılırken, hiç beklenmedik bir anda DAİŞ’in Mahmur'a saldırtılarak, kampta yaşayan halka “güvenlik zafiyet” üzerinden ders verilmek isteniyor. Türkiye’nin saldırılarını gerekçe gösteren Irak hükümetinin Mahmur Kampı’nı hakimiyeti altına almaya çalışması amaçlanıyor. Irak'ın yanı sıra uzun zamandır kampa ambargo uygulayan KDP de Türkiye’nin talebi üzerine kampa hem askeri hem de siyasi hakimiyet kurmak istiyor. Türkiye'nin aralıklarla kampı Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile bombalaması, Türkmeneli Cephesi eski başkanının kampı tehdit eden açıklamaları ve KDP’ye bağlı özel güçlerin Mahmur ilçesine yakın konumlandığı günün ertesi günü DAİŞ'in saldırması bu tezleri güçlendiriyor. 

ŞENGAL PLANI

Şengal’in güvenliğini zayıf göstermek için Musul ve Zaxo arasındaki geçişlerde kaçakçılar yoluyla uyuşturucu, silah ve ilaç taşınıyor, insan kaçakçılığı yapılıyor. Böylelikle Şengal güvensiz gösterilip, alan güvenliği tartışmalı konuma düşürülüyor. Irak, Êzidî bölgeleri olan Til Kasap, Koço gibi köy yolları üzerinde bulunan kontrol noktalarına Êzidî asker veya Şirta (Asayiş) yerine Arap kişileri getirmeye çalışıyor. Irak merkezinde kayıtlı olan Êzidîler ise, Şengal merkezde bulunan devlet kurumlarında bekçi yapılıyor. Bunun yanında Suriye ve Rojava sınırında DAİŞ’in saldırı yapacağı söylemiyle Şengaliler korkutularak, Irak Sınır Muhafızları tarafından pusu-devriye faaliyetleri yapılıyor. Söz konusu plan kapsamında Irak Ordusu şehir merkezlerine yakın konumlandırdığı güçlerini daha gerilere çekerek, yerine kendi hazırladığı asayiş güçlerini yerleştirmek istiyor. Bu plan, Hewlêr-Bağdat anlaşmasında geçen maddelere bağlanıyor. 

KDP’NİN ŞENGAL POLİTİKASI

Türkiye’nin bölge operasyonunun parçası olan KDP ise, Mahmur Kampı’na yönelik yaklaşık iki yıldır ambargo uyguluyor; muhalif, aydın, yazar, gazeteci demeden karşıt herkesi cezaevine koyuyor. Buna rağmen Irak seçimleri yaklaşınca Şengal’de kendi adayını çıkarmak istiyor. 3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ’in Şengal’e yönelik saldırısında kaçan pêşmergeleri unutan KDP, Şengal’in özerk statüsünü tamamen yok etme planı olan Hewlêr-Bağdat anlaşmasına tabi kılarak, Şengal’i sorunsuz bir şekilde ele geçirmek istiyor. 

Bu çerçevede çok az olan Êzidî kadroları ile halk diplomasisine yoğunluk veren KDP, Şengal’deki birçok kişiyi Duhok ve Zaxo’ya çağırarak, bireysel görüşmeler yapıyor. Buna öncülük eden KDP’nin Şengal Şubesi (Leqa 17) yeni sorumlusu Aşitî Koçer ile KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’nin askeri danışmanı Babekir Zebarî'nin, Êzidî ve KDP’nin geçmiş tarihleri ve şimdiki Şengal konularında tartışma yürüttükleri öğrenildi. Şengalliler ise, 2014 yılında pêşmergelerin kaçışını sağlayanın KDP Şengal Şubesi (Leqa 17) sorumlusu Qadir Qaçak olduğu yargısı oluşturulurken, yerine atananın o günlerde ne yaptığı aktarılmıyor. Pêşmergelerin kaçışı sırasında Türkiye’de yapılan 20 günlük bir seminerde bulunduğu için ortalıkta olmayan yeni atanan KDP’nin Şengal Asayiş Sorumlusu Aşitî Koçer çözüm gücü olarak gösteriliyor. Koçer'in, seminerden sonra Türkiye’nin desteğiyle Şengal’in Şerfedin alanına giderek, DAİŞ çeteleri karşısında savaştığı görüntüsü veriliyor. KDP pêşmergeleri Şengal’den kaçtıktan bu yana hem KDP Şengal Şubesi hem de KDP Şengal Asayişi bölgeden uzak Duhok’ta faaliyet yürütüyor. 

Yine Haydar Şeşo öncülüğünde bir grup Êzidî, seçim çalışmaları bahanesiyle kendi propagandasını yaparak, Êzidî pêşmergelerine katılım çağrısı yapıyor. Bu çalışma çerçevesinde Pêşmerge Bakanlığı tarafından Êzidî pêşmergelerin sayısını artırmak için daha önce açılan bin kişilik kontenjan, bin 500 olarak revize edildi. Êzidî pêşmergelerin, Türkiye operasyonunda PKK'ye karşı kullanılan KDP’ye bağlı Azîz Weysî sorumluğundaki Zêrewanî ve Gulan güçleri içine dağıtıldığı öğrenildi. Bu dağılımın, Şengal Pêşmerge Komutanı Kasım Şeşo tarafından Barzani Güvenlik sorumlularından Sîdar Barzani’ye önerildiği ve kabul edildiği belirtiliyor.

MA / Erdoğan Altan