Federe Kürdistan Bölgesi'nin Hewlêr (Erbil) kentine sadece 100 kilometre uzaklığında bulunan ve Musul vilayetinde bağlı olan Mahmur Kampı’nda, 1993 -1995 yılları arasında başvurulan köy boşaltma politikaları ve koruculuk dayatmalarına karşı göç etmek zorunda kalan çoğunluğu Şırnak ve Hakkari'den olmak üzere 12 binin üzerinde insan yaşıyor.  1988 yılında Birleşmiş Milletler’in (BM) himayesine giren kamp nüfusunun çoğunluğunu çocuklar oluşturuyor. 

Eğitim ve sağlık giderleri BM gözetiminde Irak merkezi hükümeti tarafından karşılanan kampta yaşayanlar 13 ay öncesine kadar Hewler, Süleymaniye, Duhok ve Zaho gibi kentlerdeki inşaatlarda, fabrikalarda, atölyelerde ya da gündelik işlerde çalışarak yaşamlarını idame ettiriyordu. Fakat şimdilerde hepsi kampta adeta hapis halinde.  

Kamp, 17 Temmuz 2019 tarihinde Hewler'deki Türkiye Konsolosluğu'nda görevli 3 kişiye yönelik silahlı saldırıdan bugüne Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) ambargosu altında.

Bir yandan bölgeye yönelik askeri operasyonlarını sürdüren TSK'nin hava saldırıları ile karşı karşıya kalan kamp halkı, diğer yandan uygulanan ambargo nedeniyle zor günler geçiriyor. 13 aydır ambargo altında bulunan Mahmur Kampı yetkilileri, ambargoyu kırmak için bir süredir yoğun diplomasi trafiği içerisinde. 

Mahmur Kampı Diplomasi Komitesi üyesi Sait Çömlek, 13 aydır süren ambargonun yol açtığı olumsuzlukları ve buna karşı yürüttükleri diplomasi faaliyetlerine dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu. 

GEÇİMLERİ ZORLAŞTI 

Başvurulan ambargo nedeniyle kampta kalan insanların çalışamadıkları için en çok ekonomik olarak zor günler geçirdiklerini dile getiren Diplomasi Komitesi üyesi Çömlek,  "Ambargo ilk zamanlarda sadece işsizliğe yol açtı. Hewler'e giderek geçimini sağlayan halk, bu ambargodan kaynaklı gidemez oldu. Bu da beraberinde ciddi bir işsizliği ve ekonomik sorunları getirdi” dedi.

HASTALAR TEDAVİ OLAMIYOR

Ambargo aynı zamanda sağlık alanında halkı çok kötü etkilediğini ekleyen Çömlek,  daha önce insanların Hewler'e gidip tedavi olduklarını, fakat ambargodan sonra gidişler yasaklandığı için hastaların Hewler'e gidemediklerini, bu yüzden bazı hastaların durumlarının ağırlaştığını aktardı.

Çömlek, Hewler'e yolu kapatıldığı için Musul ile Guwêr tarafındaki yolun açılması için kimi görüşmeler gerçekleştirdiklerini paylaştı. Çömlek, "Çünkü Hewler'e tekrardan gitme umudumuzu yitirdik. Hastalarımız ölse de, korona bunlara bulaşsa da Hewler'e gitmemize izin verilmeyecek. Bundan kaynaklı diğer yolların açılması yönünde başka yerlere başvurular oldu. Musul ve Guwêr'de bir kaç yol açıldı. Bize 'Korona hastası varsa buraya getirebilirsiniz, biz de hastalarınızı tedavi ederiz' dediler” diye belirtti. 

‘KDP, TÜRKİYE’SİZ BİR KARAR ALMAZ’

KDP'nin Türkiye'den aldığı talimatla ambargo uyguladığını ve temel amacının kampı bölmek olduğunu ifade eden Çömlek, şunları söyledi: 

"Hewler'e gidişlerin yasaklanması bizi olumsuz etkiledi. Binlerce insan kampta mahsur kaldı. Bu olumsuz durumu azaltmak için Diplomasi Komitesi olarak Süleymaniye'de bir çalışma başlattık. 5 kişiden oluşan bir grup Süleymaniye'ye gittik. Orada geniş bir çalışma yürüttük. Bu çalışma 13 gün boyunca sürdü. Sivil toplum örgütlerinden oluşan kurum ve kuruluşlarla görüştük. İlk olarak Goran Hareketi ve YNK ile görüştük. Hepsi de görüşlerini ve tavırlarının ne olduğunu söyledi. Ambargo noktasında KDP ile birlikte hareket etmediklerini, KDP'nin tavrının şahsi bir tavır olduğunu  ve kendine göre hareket ettiğini belirttiler. KDP'nin yanında ve karşında duran bütün parti ve sivil toplum kuruluşları yapılanın doğru olmadığını ve buna karşı olduklarını söylediler. Bu ambargo kararının sadece KDP'nin vermiş olduğu bir karar olduğunun altını çizdiler. 

Bizler, ambargo kararının  genel bir karar olduğunu düşünüyorduk. Ama yaptığımız görüşmeler sonucu bunun yalnız KDP'nin ve onunla birlikte Türkiye'nin  kararı olduğunu kavramış olduk. KDP tek başına Türkiye’siz bir karar almaz. Çünkü kararları da amaçları da birdir. Bütün parti ve sivil toplum örgütleri bunu gündemleştireceklerini ve bunu Meclis’te de dile getireceklerini söyledi."

IRAKLI YETKİLİLERLE DE GÖRÜŞÜLECEK

Ambargonun kırılması için Süleymaniye'de yaptıkları görüşmelerin olumlu geçtiğini paylaşan Çömlek, Iraklı yetkililer ile görüşmelerde bulunacaklarını kaydetti. 

Çömlek, “Süleymaniye'deki görüşmelerimizde yolların açılması için, işçilere engel çıkarılmaması için yardımcı olmalarını istedik. Bu taleplerimizi Irak hükümeti ile de görüşüp ileteceğiz. Ambargonun yarattığı etkiyi kırmak için bu tarz görüşmelerimize devam edeceğiz" diye konuştu. 

‘SESSİZ KALINMAMALI!’

KDP'nin kamp üzerindeki tutumunun ne ahlaki, ne vicdani, ne de hukuki olduğunu vurgulayan Çömlek, bu tutuma anlam veremediklerini söyledi. Çömlek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Onlara göre sebep ne olursa olsun, bu ambargonun kabul edilir bir tarafı yok. Bundan kaynaklı bütün dünya kamuoyu özelde de Kürt kamuoyu buna karşı tavır geliştirmeli ve bu tavrında net olmalıdır. Kürt halkı şunu iyi bilmeli; 12 binden fazla insan 13 aydır ambargo altında tutuluyor. Bunu bilerek yaklaşılmalı ve tavır geliştirilmelidir. Bizim bütün geçimimiz Hewler üzerindeydi ama şu anda yolları kapatarak bizi açlıkla terbiye etmeye ve teslim almaya çalışıyorlar. Bu yöntem eski bir yöntemdir ama başarılı olamayacaklar. KDP'nin bu tavrının Kürtlükle hiçbir ilgisi yok. Düşmanca bir tavır ve hiçbir Kürt buna karşı sessiz kalmamalıdır."

MA  / Müjdat Can - Zeynep Durgut