Gündem

Dışişleri Bakanı Fidan Şam'da: "SDG'nin ilerleme kaydetmeye niyetli olmadığını görüyoruz"

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile düzenlenen ortak basın toplantısında, "Suriye'nin istikrarı demek, Türkiye'nin istikrarı demek.

Abone Ol

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile düzenlenen ortak basın toplantısında, "Suriye'nin istikrarı demek, Türkiye'nin istikrarı demek. Bu bizim için fevkalade önemli. SDG ile ilgili konuyu tabii ki masaya yatırdık. Maalesef değerli meslektaşımın da ifade ettiği gibi, kendi izlenimleri, çok fazla ilerleme kaydetmeye niyetli olmadıklarını görüyoruz" dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile Suriye'ye bir çalışma ziyaretinde bulundu. Fidan, Suriyeli yetkililerle yaptığı görüşmelerin ardından Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile ortak basın toplantısı düzenledi. Şeybani, şöyle konuştu:

"Bir yıl önce Türk heyeti yine aynı zamanda Şam'ı ziyaret etmişti. Sayın Dışişleri Bakanı ile çok önemli konuları ele aldık. Ticaret, yaptırımların kaldırılması, askeri konuları, mültecilerin geri dönüşünü ele aldık. Suriyeli kardeşlerimizin kendi istekleriyle dönmeleri söz konusu. Güvenlik ve terörle mücadele konusunu ele aldık. Suriye'nin kuzey doğusundaki gelişmeleri de masaya yatırdık. Suriye-Türkiye ilişkileri stratejik ilişkilerdir ve çok ileri düzeyde olduğunu söyleyebilirim."

"Suriye ile İsrail arasında yürütülen müzakerelerin Türkiye olarak bir sonuca ulaşmasını bekliyoruz"

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da çok verimli görüşmelerde bulunduklarını dile getirerek, şöyle konuştu:

"Önemli konuları tartıştık. Bölgesel, konular, ikili konular bunların hepsini teker teker stratejik işbirliğimize yakışır şekilde, detaylı şekilde ele aldık. Türkiye olarak bizim Suriye'nin istikrarına verdiğimiz önemi biliyorsunuz. Bunun için elimizden gelen bütün yardımı, işbirliğini göstermeye her zaman hazırız. Cumhurbaşkanımız bu konuda özellikle çok hassas. Tartıştığımız konular arasında bölgede, şu anda Suriye ile İsrail arasında yürütülen müzakerelerin biz Türkiye olarak bir sonuca ulaşmasını bekliyoruz. Bu bölgenin istikrarı için, Suriye’nin istikrarı için fevkalade önemli. İsrail'in bölgede yayılmacı politikalar izlemek yerine bölge ülkeleriyle karşılıklı rızaya dayanan bir anlaşma ve anlayış birliği içinde olması bölgenin istikrarına ve küresel güvenliğe katkı yapacak bir husus.

"SDG ile yürüttükleri müzakerelerin gidişatıyla ilgili görüş alışverişinde bulunduk"

Şam'daki arkadaşlarımızın özellikle SDG ile yürüttükleri müzakerelerin gidişatıyla ilgili de görüş alışverişinde bulunduk. Tabii biz burada aynı perspektifi savunuyoruz. SDG'nin Suriye yönetimine entegre olması, bunu diyalog yoluyla, uzlaşma yoluyla herkesin lehine olacak şekilde yapması ve Suriye'nin tarihinde hiç olmadığı kadar istikrar, bütünlük ve refaha kavuşmasının önünde engel olmaktan çıkması önemli. Bu konudaki konuları görüştük.

DEAŞ ile mücadele önemli. Bu konuda neler yapılıyor, neler yapabiliriz hep beraber. Biliyorsunuz Suriye DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyonu'nun artık bir üyesi ve bu konuda çok ciddi bir çaba ortaya koyuyorlar. Bu çabaların daha da ilerletilmesi için Türkiye olarak biz neler yapabiliriz, hem Koalisyon ile beraber hem ikili hem bölgesel diğer ortaklarımızla bunların hepsini konuştuk.

"Bütün dünya gördü ki, Suriye yönetimi istikrarı sağlayan bir yönetim ortaya koydu"

İkili ilişkilerde tabii ki ele almamız gereken başta ticaret, mülteci kardeşlerimizin onurlu ve gönüllü bir şekilde geri dönüşü, lojistik, enerji, bu konuları da detayıyla ele alma imkanımız oldu. Suriye'de geçtiğimiz bir yıl içerisinde hem biz hem bütün dünya gördü ki, Suriye yönetimi, Sayın Ahmed Şara yönetiminde, liderliğinde gerçekten istikrarı sağlayan ve bütünlüğü de mümkün oldukça güçlendirmeye çalışan bir yönetim ortaya koydu. Biz bu istikrardan hem güvenlik açısından memnunuz, teröre zemin vermediği için hem de ticari ortamı geliştirmeye katkı yaptığı için fevkalade memnunuz. Bunun devam etmesi gerekiyor. Bu çerçevede Türkiye ve Suriye arasındaki sınır ticareti, bağlantısallık, çünkü Suriye artık üzerinden de diğer ülkelere Türkiye'den ulaşım mümkün, tersi de mümkün, Suriye üzerinden Arap dünyasına Türkiye'ye ulaşım ve oradan Avrupa'ya ulaşım artık mümkün hale geldi. Bunu daha da işlevselleştirmek önemli.

Türkiye'deki bazı sektörlerin Suriye’de daha sistemli ve yaygın iş yapması için, başta tekstil olmak üzere neler yapılabilir onları konuştuk. Enerji konusundaki işbirliğimizi konuştuk. Buralarda, özellikle bölgesel, ekonomik ve ticari işbirliği açısından büyük fırsatların olduğunun altını bir kez daha çizdik."

"Karşı taraftan herhangi bir irade göremedik"

İki Bakan ortak açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Şeybani, Suriye hükümeti ile SDG arasında imzalanan 10 Mart Mutabakatı'nın uygulanmasıyla ilgili soruya, "Maalesef karşı taraftan herhangi bir irade görmedik. SDG'den herhangi bir adım görmedik. Açık bir öneri gönderdik, bu anlaşmanın ilerlemesi için, özellikle askeri açıdan, Savunma Bakanlığı'ndan gönderdik. Ancak cevap dün geldi ve cevap üzerinde çalışıyoruz" yanıtını verdi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da "Suriye'nin ne yönde ilerlediği, görüşmede nelerin ele alındığı ve SDG entegrasyon süreci"nin sorulması üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Suriye'nin istikrarı demek, Türkiye'nin istikrarı demek. Bu bizim için fevkalade önemli. SDG ile ilgili konuyu tabii ki masaya yatırdık. Maalesef değerli meslektaşımın da ifade ettiği gibi, kendi izlenimleri, çok fazla ilerleme kaydetmeye niyetli olmadıklarını görüyoruz. Bunun sebepleri üzerinde de konuştuk. Orada SDG'nin belli faaliyetlerini İsrail ile koordinasyon içerisinde yürütüyor olması gerçeği aslında Şam ile yürütülen görüşmelerde de şu anda büyük bir engel teşkil etmekte.

Diğer taraftan son 1 yılda gerçekten çok büyük ilerleme kaydedildi. Bunun için emeği geçen bütün kardeşlerimize ayrı ayrı teşekkür etmek gerekiyor. İstikrar konusunda, güvenlik konusunda büyük bir ilerleme var. Sezar Yasası'nın da kalkmasıyla artık yatırımların buraya gelecek olması da büyük bir avantaj diye düşünüyoruz. Bu konuda tabii Amerikan yönetimi de başta Sayın Trump olmak üzere ayrıca teşekkürlerimizi iletmek gerekiyor. Sezar Yasası'nın kaldırılması bölge istikrarına yapılacak büyük bir katkı. Ben Suriye'deki kardeşlerimizin de bu fırsatı en iyi şekilde değerlendireceklerini düşünüyorum."

"Beklentimiz yeni yılın ilk haftalarından itibaren ikinci aşamanın hemen başlaması"

Fidan, Miami'de yapılan Gazze konulu toplantı, Gazze Barış Kurulu’nun yapısı ve görev alacakların netleşip netleşmediği ve Türkiye'nin bu Kurul'da görev alıp almayacağına ilişkin soruya karşılık, şunları söyledi:

"Hafta sonu Miami'de Gazze konulu toplantıya katıldık. Burada arabuluculuk rolünü, sorumluluğunu üstlenmiş dört ana devlet olarak bir araya geldik, Amerika, Türkiye, Mısır ve Katar olarak. Şarm el-Şeyh'ten bugüne kadar süreç nasıl gelişti, ne türden engellerle karşılaştık, karşılaştığımız krizlere ne türden çözümler getirebildik, getiremedik bunları bir masaya yatırdık. İkinci aşamaya geçişte neler olacak, neler bekleniyor, hassasiyetler neler, onları detaylıca görüştük. Burada özellikle BM Güvenlik Konseyi kararında yer alan, ki bu kararda yer alan birçok husus aslında Barış Planı'nda da yer alan hususlardı, organların kendileri Barış Planı'nda yer alan organlar, başta Barış Kurulu olmak üzere, bunlarla ilgili detaylı görüşmelerimiz oldu. Amerikan tarafı bu konuda yaptığı özellikle Gazze'nin yeniden imarı konusundaki ön proje çalışmalarını sundular. Onları dinledik. İlk reaksiyonlarımızı, fikirlerimizi verme imkanımız oldu. Daha sonra bu Kurulların nasıl hayata geçirileceğine ilişkin fikir teatisinde bulunduk. Bizim beklentimiz, önümüzdeki ayın, yeni yılın ilk haftalarından itibaren Sayın Trump'ın Deklarasyonu ile ikinci aşamanın hemen başlaması. Tabii ki yönetimin Filistinlilerden müteşekkil bir yapıya devredilmesi şu anda birinci öncelikli bir konu."